Klonlama nedir? Klonlama Denemeleri ve Sonuçları Nelerdir?

KLONLAMA NEDiR?


Bazı bilim adamları klonlamanın insanlık için büyük bir gelişme olduğunu ileri sürerken, bazıları da bu çalışmaları insanlık ayıbı olarak görüp, kesinlikle engellenmesi gerektiğini düşünmektedir. Bu düşüncelere sahip klonlama karşıtlarının yaptığı çalışmalar ile başta Avrupa ülkeleri olmak üzere bir çok ülke, sınırları içerisinde klonlama ile ilgili çalışmaların yapılmasını yasakladı.



 Klonlama yanlıları ise, klonlamanın kaçınılmaz bir bilimsel gerçek olduğunu ve yapılan yasakların bilimi yavaşlatmaktan başka bir şey olmadığını savunarak, her ne pahasına olursa olsun çalışmalarına devam edeceklerini açıkladılar. Bu tartışmalar tüm bilim dünyasını sardı ve bir çok bilimsel kuruluş; klonlama, özellikle de insan klonlama çalışmalarının ahlaki ve bilimsel bir yanlış olduğu konusunda karara vardı. Fakat insan oğlunun bitmez tükenmez merak duygusunu engellemek kolay değil… Bazı firma ve bilim adamlarının izinli yada izinsiz bu çalışmaları sürdürdüğünü varsaymak tutarsız olmaz...


Klonlanmış insan, aslında çok yabancı olduğumuz bir terim değil. Tek yumurta ikizi olarak adlandırılan ikiz çeşitleri aslında birbirlerinin doğal yoldan klonlanmış halleridir. Yukarıda bahsettik,anne rahminde bir zigot bölünmesinin ilk aşamalarında her hangi bir nedenle iki ayrı hücre oluşturursa, aynı DNA’ya sahip iki ayrı canlı dünyaya gelir ve dünyaya gelen bu iki canlı birbirinin genetik kopyasıdır, yani klonlanmış halidir. Normal doğumların yaklaşık %1.3 ‘ünde bu olaya rastlanır. Yapay klonlama ise dünyaya gelecek canlının genetik özelliklerinin (DNA’sının) dışarıdan müdahale ile kendi türünden başka bir canlının DNA’sı ile aynı olmasının sağlanmasıdır.


Daha detaylı anlatacak olursak: Normalde insanlar eşeyli üreme sonucunda dünyaya gelir. Eşeyli üremede (çiftler vasıtasıyla) anne ve babanın üreme hücrelerindeki DNA’lar birleşerek yeni ve kendisine has özellikler taşıyan bir DNA oluştururlar. Yani oluşan yeni birey bazı ufak benzerlikler dışında anne ve babanınkinden bağımsız bir genetik yapıya sahip olur. Klonlama sonucunda ise eşeyli üreyen canlı bir nevi eşeysiz üreme gerçekleştirmiş olur. Yani oluşacak birey sadece annenin yada sadece babanın DNA’sını taşır. Bu nedenle oluşan birey, DNA’sı kullanılan bireyle aynı genetik özelliklere sahip olur, yani yeni birey anne yada babanın kendisinden küçük bir tek yumurta ikizi olarak dünyaya gelir ve normal tek yumurta ikizlerinde olduğu gibi dış görünüşleri birebir aynıdır.


Basitleştirmem gerekirse; normalde bir insanın doğması için anne ve baba lazımdır, doğan kişinin DNA yapısı büyük ölçüde Anne ve Babaya benzerdir, çünkü onlardan gelir. Bu yüzden anne veya babalarımıza benzeriz. Ancak biz, ortak bir iş sonucu meydana gelmiş olan “yeni” bir DNA dizilimine sahibiz. Bizi farklı yapan da bu. Ancak sadece anne veya sadece babadan, yani tek bir bireyden meydana gelseydik, o zaman yeni bir DNA’ya değil, bizi üreten DNA’nın kopyasına sahip olacaktık.


KLONLAMA Denemeleri


Klonlama sonucunda dünyaya gelen ilk canlı Ian Wilmut ve ekibinin çalışmaları sonucunda 1997'de klonlanan Dolly adlı koyundur. Bu koyunun klonlanmasında çekirdek transferi yönteminden yararlanılmıştır.



Deneyde kullanılan 277 yumurta hücresinden yalnızca 29 tanesi bölünme aşamasını tamamlayabildi ve bu yumurtalar farklı koyunların rahimlerine yerleştirildi. Koyunlardan 13 tanesi gebe kaldı. Sonuçta ise bir tek başarılı doğum gerçekleşti. Dünyaya gelen bu koyuna Dolly adı verildi. İşte klonlama tartışmaları da bu noktada alevlendi. Dolly’nin doğumunu klonlamada bir milat olarak gören bazı bilim adamlarının insan klonlama çalışmalarına başladıklarını açıklamaları üzerine, klonlama karşıtları da karşı çalışmalara başlayarak klonlama çalışmaları aleyhinde ciddi yaptırımlar getirilmesini sağladılar.


Tüm bu engellemelere rağmen 26 Kasım 2001'de Advanced Cell Technology (ACT) adlı firmadan ilk klonlanmış insan embriyosu haberi geldi. ACT’nin yaptığı açıklamaya göre, yapılan deneyde toplam 19 yumurta hücresi kullanıldı ve hücrelerden sadece 3 tanesi bölünme aşamasına gelebildi. Bu üç hücreden 2'si 4, 1'i de 6 hücre oluşturduktan sonra öldü. İnsan klonlama konusunda yapılan bu ilk resmi açıklama büyük ses getirdi. 


Fakat bir insan embriyosundaki genler ancak 4–8 hücre oluşturduktan sonra kendisini göstermeye başlıyor. Başta ACT olmak üzere klonlama yaptığını duyuran hiç bir firmanın henüz 8 hücreden büyük bir embriyo elde edememiş olması, bazı bilim adamlarına göre insan klonlama çalışmalarının henüz başarıya ulaşılamadığını gösteriyor. Ya da, başarıya ulaşılmışsa bile bundan bizim haberimiz yok. Fakat, bilim dünyası sadece “klonlamak” fikriyle sınırlı değil. Yapay organlar yaratmak, yapay bir beyin yaratmak gibi bir şeyi amaçlamış bilimadamları da var. Üstelik baya bir ilerleme kat edilmiş bu konuda…


Bkz: Yapay beyin yapma projesi ( blue brain project )


Kaynakça

Doç. Dr. Eyyüp Rencüzoğulları, “İnsan Klonlama, Endişeler ve Etik Sorunlar”,

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.